gallery

17 Ekim 2009 Cumartesi

Ayrılık da Sevdaya Dahildir



           Herkes bir yerinden sarılmış hayatta.İyisiyle kötüsüyle,güzeliyle çirkiniyle herkes farklı renklerde yaşıyor toz pembe hayallerini. Adı üstünde hayal işte ! kimi gerçekleşirken kimi ise hayatımızın arka bahçesinde kalmaya devam edeceğe benziyor.

        Sevgi gibi yaşam gibi aşk gibi bir gerçek var ki düşman başına adına bir çok şey söylemişler ama nedense adı ''Ayrılık'' diye kalmış.

     Aşk kişiye özeldir, sevda güzel şeydir. Her şey başladığı gibi gitmez tabi gün gelir hiç ummadık bir zamanda ancak adını yaşayarak öğreneceğimiz şeyler kendini usulca tanıtır bizlere.
Önce özlemi tanırız sonra bir dünya sorun gelir ardından. Akabinde ayrılık diye bir gerçek en sona saklar kendini. Gün hesaplaşma günüdür, mevsim sonbahardır ufak ufak eser ayrılık yelleri ve sonrası ...

Kısacası sevmekle başlar her şey ama finali ayrılıkla gelir.Sonrasında sevgi nefreti de yanında getirir. Demek oluyor ki her şeyin bir bedeli var! Her şey alabilirsin hayattan, çok cömerttir verir de ama bir yandan borçlanmışsındır farkında olmadan.
Gün o gündür artık bedellerin ödenme zamanı gelmişte geçiyordur.Seviyorsan baştan kabullenmelisin bilmelisin sonunda ayrılık da olabileceğini, Mutlu olabileceğin gibi mutsuz ve umutsuz bir başına da kalabileceğini.

Hayattır bu işte her şey olabilir garanti vermez insana, kendi kararlarını kendisi alır.
Baştan anlaşma yapmışsındır farkında olmadan , sende o kampanyadan nasibini almışsındır.
Her şey hep bir zıddıyla vardır ya bu hayatta;
İşte bu yüzden;
Ayrılık da Sevdaya Dahildir...


Salih Yıldırım

Leia ...

İki Dakika Efendi Ol !


Efendilik güzel şeydir, Bir insana efendi diye hitap edilmesi bile üstünlük göstergesidir. Anlatacağım şeyler bundan çok çook uzun yıllar önce değildi ben diyeyim 10 yıl ya vardı ya da yoktu. Efendilik ayrı bir erdemmiş çok eskilere gidebilsem, anlatabilsem zaten onların hikayesini tadından yenmez.

Geçmiş zaman ifadesi kullanıyorum çünkü onları anlatmaya yaşım yetmez.
''dünkü çocuk'' derler sonra bana :)
Efendilik,erdemlilik,dürüstlük,usturupluluk,delikanlılık asıl itibariyle özünde insan olabilmek kendi değerlerini cebine koyarak aydın olabilmek,ya da ne bilim adına bir çok şey sayıp durduğuz mükemmel sıfatlar şimdi değerini yitirmeye başladı gibime geliyor! Özellikle buna değinmek amacıyla üstün körü bir yazı yazıcam kısa başlıklarla tozunu alıp geçicem, çünkü detaylı yazılarımı sonraya saklıyorum.
Belki de her şey teknolojinin çok hızlı gelişmesiyle başladı akabinde bize özgü değer yargılarının yitirilmesiyle,ekonominin iyice çığırından çıkmasıyla gelişmesine hız verdi. Küresel dünyanın ne pisliği varsa ilk onu üstümüze sıçratmayı marifet bildik hep! İyiye güzele dair şeyleri benimsemeyi öğrenmek hep en son tercihimiz oldu nedense!
Şimdinin; fırlamalık, şaklabanlık, adına sıra dışılık dedikleri dünyamızdan olmayan insanları çevremizde daha sık görmeye başladık ya, yanarım da ona yanarım! Eskiden istiklal caddesinde gördüğümüz tipleri şimdi çevrenin tümüne mikrop gibi hızla yayıldıklarını görünce şaşırıyorum. Adama bu davranışlarından dolayı ''piç'' denilmesi ona yapabileceğin en iyi iltifat. Hoşlarına da gidiyor gözlemlediğim kadarıyla. Eskiden böyle hitaplar kavgayı bırak, cinayet sebebiymiş bea!
Bu tür yaratıklara da yüksek dozajda prim veren insanları da esefle kınıyorum. Günümüzde insan gibi insanların, adam gibi adamların sayısı gittikçe azalırken ender ve nadir olan şeyler daha kıymetli olur diyenlerin haklı çıkmasını halen beklemekteyim.
Burdan sesleniyorum ''özünüze dönün !'' Bu kadar şekilcilik, cibiliyetsizlik gerçekten fazla! Özendiğiniz batı toplumu bile sizi görünce derin bir ohhh çekiyor ve herhalde diyorlardır,
’’ Tanrım halimize binlerce kez şükür, biz bile bu kadar mokunu çıkarmadık bu işin’’ diyerek kendi hallerine şükrediyorlardır! Kendi milletimizin o kadar güzel değerleri varken elin gavurlarının bize örnek olmasını aklım almıyor yadırganmayacak gibi değil ki canım.
Şu ana kadar anlattım olaylar sadece şekilcilik,görünümden değil elbet Kimseyi aynı standartlara koymak kimsenin haddi değil ki benim olsun! Elbet ama görünen köy uzakta değil sonrasında yaşanacak yozlaşmalar insanın canını sıkıyor, ne yalan söyleyeyim. O denli her konuda tüketim toplumu olduk ki ! Güzel Türkçemizi bile tüketir olmuşuz.Şekilcilikle,değerlerin yitirilmesi ile başlanan süreç dilimizin yozlaşmasına kadar gidiyorsa burada bir sorun vardır arkadaş!
Son söz, dürüstlük,çalışkanlık,yardımseverlik,duyarlılık gibi efendilik ve hanımefendilik çatısı altında birleşen karakteristik huylarımızın yok olmasına seyirci kalmak üzüyor beni,sadece bunları dile getirmek , paylaşmak istedim...

Leia ...

BUĞULU CAMLAR


Zamanın her dilimine seni yayabilmek , uzun uzadıya iç geçirim nöbetlerimde yanımda sadece seni görebilmekti benim en büyük şansım.
O anın tadı sende gizliydi ve sen bana, bir cam buğusunun arkasında ki uzaklık mesafesindeydin.Neden sonra gittikçe uzaklaştı suretin avuçlarımdan. Sana ulaşmanın bir yolu elbet bulunmalıydı.İlk zamanlarda camların buğusuna seni yazarak başladım bende ki seni anlatmaya.
İsminin yanına sana dair sevgi ifadeleri türetiyordum kendimce. Siliniyordu harfler kendiliginden, onlar silindikçe ben tekrar tekrar yazıyordum.İnatçıydım,kararlıydım ve inandırmıştım kendimi.
Sağır sultan bile duymuştu anlamıştı halimden ama bir sen halen bilmiyordun seni çok seven birinin varlığını!
Camlar yağmur sonrası buğulanmadığı zamanlarda kendi nefesimle karalama defterimi oluştururdum.Offlayıp pohhlarken çok komik oluyordu yüzümün ifadesi. Görmeni çok isterdim ahh keşke bir görseydin,bir bilseydin! Görebilseydin zaten sende beğenirdin ama bir türlü görmedin.Sana kendimi ifade edebilecek daha başka türlü yollar vardı ama ben inatla camların buğusunu seçmiştim.
Seni defalarca yazdım parmak uclarımla fakat sen görmüyordun! Parktaki banklara kazıdım ismini kendimce şekiller verdim,kalpler çizdim içlerini baş harflerimizle doldurdum ama hiçbirisi minik titrek ellerimle camın buğusuna seni yazdığım kadar zevk vermiyordu!
Düşsel avuntularımda hep sen vardın! Geceleri düşlerimde seni buğulanmış camlara ismini yazarken görüyordum.Sonrasında sende bana eşlik ediyordun beraber nefesimizi birleştirerek pohhlarken kocaman camların suretinde kocaman bir çift yürek oluyorduk.

Okuduğum kitaplarda önsöz ve sonsöz sadece sendin! Daha sonraları duvarlara karaladım adını,okul defterlerime,kitaplarıma yazdım seni ama sen halen yanımda yoktun.
Herkese,herşeye söyledim seni ne kadar çok sevdiğimi.Dünya bilse ne çıkar,sen halen bilmiyordun!
Gerçeği çok sonraları anladım. Buğulu camlara yazılar yazıp hayaller kurmak çoçukluğumun en zevkli en kıymetli oyunuymuş meğerse benim için,
sense bu oyunun en pahabiçilmez kahramanı oluyordun her seferinde.
bazen, ''Sen'' oluyordum bu oyunda.
bazen, ''Ben''oluyordum.
Ama her defasında yine ''biz'' oluyorduk !
Camlar her buğu tutuşunda, aklıma yine sen gelmişsindir.Çok uzakta olmasan bile özlenmişsindir. Kalbim sana yine yenik düşmüşdür.Anılarım yine depreşmiş,her işin içine yine sen karışmışsındır bunu da bilesin ...




Leia ...

Kendi rekorumuzu ancak kendimiz kırarız !!!

Yıl 1965 Türkiye 1.Liginde bir takım lige en iyi başlangıç yapma rekorunu elde ederek ilk 7 haftada 7 maçını birden kazanıyor.Yani 21 puan topluyor. Bu rekor kime ait diye sormayın sakın cümle alem biliyor :)))
Fakat işin güzel tarafı takvimler
4 Ekim 2009 Tarihini gösterirken bu büyük rekor çok güzel bir futbol ve 3-0 'lık net bir skorla tekrar kırılıyor ve yeni rekor 8 de 8 oluyor. Kim tarafından egale edildi bu rekor ? diye sorarsanız , sadece bir ipucu vermem yeter zaten hemen anlarsınız
Türkiye Lig tarihinde Kendi rekorunu ancak ve ancak sadece kendi kırabilecek yetenekte olan kaç tane futbol takımı var ki sorarım size ??? :)))
Hedef 6S maçında 10 da 10 yapmak!
Neden olmasın ki ???
Leia ...

Ana dil düzeyinde İngilizce

Üstadım eskiden ne kolaymış iş bulmak, direk adamlara ulaşıyormuşsun,mülakat yok,oyalamak yok, gel yarın işe başla demeleri yetiyormuş. Şimdi böylemi ? En dandik bir departmana eleman alınacak istemedikleri nitelik beklemedikleri farklılık kalmıyor! Ya bikere sen ne kadar farklısın ! Aramızdaki farkın farkındaysan buyur söyle ne isteyeceksen ama sen bana dersen anadil düzeyinde ingilizce bileceksin bitmedi tercihen de ikinci bir dili ona yakın bileceksin ! Yok daha neler, bir kere benim anadilim Türkçe :) başka dili nasıl anadilim seviyesine getireyim ki!
Bu işsizlik kötü şey arkadaş ik sitelerinden ilanlara bakmaktan bunaldım! Neye sinirleneceğimi bile bilmiyorum. Sonum hayırlı olur inşallah.
Leia ...

Umutsuzlar Çay Evi

Bu resim kimine göre sıradan, bazılarına ise anlamsız gelecektir ama nedendir bilinmez bende büyük bir anlam kazandı aniden.
Resmi görünce kendi kendime '' Tamam kanka 40 yıl sonra ki aynı biz. Bak bizden izin almadan şimdiden resmimizi yayınlamışlar umutsuzluğumuzun resmini tabela diye baş köşeye asmışlar'' diyesim geldi içimden.
Demek oluyor ki değişen birşey yok bizler gibi umutsuzluğa kapılanların takıldığı mekanlar her dönemde ortak sığınma kapılarıymış.
Her ne kadar farklı bir hayat üzerine projeler üretsek de,beyinleri fırtınada ceyranda bıraksak da yok yok bizden bişey çıkmaz fazla kasmanın alemi de yok bu yüzden.
O mahrur bi o kadarda umutsuzca ama umutlu yüz ifadesine aldanarak amcalardan mesajı almış bulunuyorum.

Haydi yürü kanka gidelim !
yeni mekanımız Umutsuzlar Çay Evi :)))


Leia ...

Kronik İşsizlik


Herşey o kadar hızlı gelişiyor ki hayatta tutamıyorsun zamanı, yakalamak, bir yerden tutunmak istiyorsun hayatta ama malesef herşey istediğimiz gibi olmuyor.Meslek adına hayallerimi çoçukluğumda askıya bıraktım. Büyüklerin büyüklüklerini göstermek amacıyla ikide bir telefuz ettiği '' Büyüğünce ne olacaksın yavrum'' dediklerini halen hatırlar gibiyim.
Üzerinden çok zaman geçti ama hatırlarım, benzer sorulara hep farklı cevaplar verdiğimi. Bu yüzden de bir meslekte karar kılamadım :) belki de bu yüzden bir baltaya sap olamadım :)))
Şimdi hangi alanda ilerleyeceğimi biliyorum geç olsa da ama bu kez de nasıl iş bulacağımı bilmiyorum.Güzel memleketimin kötü niyetli işverenleri işine geldiği gibi bir kriz haritası çıkarmış, oraya buraya çekiştirip duruyor insanları.İşverenin kapısına iş diye dayanmış işgörene, halini göre göre binbir zahmetle kabul eden İK'cılara nasıl sitem doluyum anlatamam.
Bir görüşmeyi hangi ik aldatmacaları dahilinde yapıyorlar aklımız almaz. Bu ik'cılarla son zamanlarda o kadar çok yüz göz oldum ki artık yüzünü görmek istemiyorum diye beddua etsem tutar ama olan yine bana olur yine iş bulamam:)) Hele onların kronikleşmiş bir sözü varya Bilmem Şey Bey,Şey Hanım, görüştük kaynakştık iyi güzel ama hazır memlekette de kriz var madem öle diyolar, siz biraz daha bekleyin biz daha çok aday bulup bu işi bedavaya getirelim zihniyeti de kriz simsarlığından doğmuştur. Görüşme biter biz size döneceğiz, gerekli bildirimi yapacagız derler de dönmezler ya nasıl sinirlenirim bu duruma anlatamam. Sen bizi görüşmeye çağırdın da biz sözümüzde durmadık mı? Bi saniye ben sana döncem mi dedikte? şimdi sen böyle davranıyorsun. Son zamanlarda üniversiteden yeni mezun olup da iş hayatına atılmayı bekleyenlere ve askerlik görevini bitiripte asıl hayat şimdi başlıyor diyenlerin Allah yardımcıları olsun. İşsizlik zor bir zaanat herkes bu yükü kaldıramaz,Kendine göre bir yaşam şekli,kendince bir umut kırıklığı vardır bu işin. Aslında bu sorun başlı başına bir iş sektörü doğurmalıdır kanatimce. Yani kısacası herkes beceremez işsiz kalmasını ondaki çaresizliği,özgüvenin nasıl özünü terkettiğini, bilen anlar en iyisi gidin bir bilene danışın :)))

DEVAMI GELECEK YAZILARIMIN, USULDAN ISINIYORUM HALEN YEDEKTEYİM, AMA HALA KENDİMDEYİM :)))


Leia ...

Güldürme Beni Hayatım


Hayat sana gülüp geçesim hatta karşına geçip dalga geçesim geliyor. Ve bunu bazen değil herzaman yapasım geliyor. Bu sıralar sana karşı ilginç bir ruh hali içerisinde seyrediyor düşüncelerim aman dikkat et kendine ayağını her an kaydırabilirim :)) Hayatım yedin ömrümü bitiremedin canın bitesice.Her saniyenin de hesabını iyi veriyorsun ama nafile.
Artık seni umursamıyorum işte karşına geçip katıla katıla , göbeğimi ovuşturarak gülüyorum. Bunca zaman seni neden umursamış umut diye unutulmuş kalmışım anlamadım bir de ona kızarım.
Hayat işin gerçeği seninle tanışmamız hep alalacele olmuştu bir dost selamı alamayacak kadar meşguldün bense sana karşı her zaman müsait yerdeydim.
Uzun lafı kısası sen hayattın bana olmazsa bile belki bir yerlerde birilerine candın canandın. Ama bir türlü tanışamadık bana nasip olmadın. Aslında sen benim hayatımda hiç olmadın bea hayat'ım!!! Şimdi bu yüzden karşına geçip gülesim geliyor nedendir bilinmez ama vaktinde güldürmediğin içindir herhalde !
Hayatım , Şimdi sana sadece gülüp geçesim geliyor...
Leia ...

BU BLOGU NEDEN AÇTIN DİYE SORMAZLAR MI ADAMA ???

İşte bu yüzden bir ufak basın açıklaması yapıyorum :)))
Bu blog işleri sakat! O kadar yazılar yazıcam, el emeği göz nuru sonra blog çökecek bişey olcak Allah korusun. Yazılarım burada artık çok daha güvende olacaklar gibime geliyor. http://heristebirhayirvardir.blogspot.com benim ilk blog sayfamdır. Orada çeşitli yazılar yayınladım. Çoğunluğu benim olan yazılar da vardı, az da olsa alıntı yaptığım yazılar da mevcuttu. fakat şimdi burayı eski yazılarıma arşiv yapmayı düşündüğüm için açıyorum. (ve açtım artık çoook geç)
Sadece benim yazdığım yazıları burda görmek istiyorum. Sonrasında kendim resimlerim çekip, yayzınladığım her post'un resimlerinin de bana ait olmasını sağlayacağım. Bu sayfada baktığım herşeyde kendi emeğimi görmek istiyorum. Bilmem anlatabildim mi?
İşte bu yüzden yazmaya start veriyorum. Bana hayırlı olsun.
Size iyi seyirler...
Saygılar , Sevgiler...
Leia ...

önsöz

Bismillahirahmanirahim;

İşimiz gücümüz rast gitsin,besmeleyide çektik işe başlayabiliriz.

Öncelikle ne tarz bir blog hazırlayacağımı bilmiyorum. Buna bir karar verirsem işte sen o zaman gör! ne yazılar çıkacak benden.

Şimdi ben bunu düşüne dururken sizde gidin işinize gücünüze bakın!

Bi ara görüşürüz artık...
Leia ...